Türk Medline
Dokran

ALKOL/MADDE KULLANIM BOZUKLUĞUNDA KİŞİLİK BOZUKLUĞU EK TANISI: BİR GÖZDEN GEÇİRME

E CÜNEYT EVREN

Klinik Psikiyatri Dergisi - 2004;7(2):111-119

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Araştırma ve Uygulama Hastanesi, AMATEM Kliniği, İstanbul

 

Alkol/madde kulanım bozukluklarına sıklıkla kişilik bozukluğu eşlik etmektedir. Bu gözden geçirme yazısında Alkol/madde kulanım bozuklukları ile birlikte kişilik bozukluğu bulunduğu durumların yaygınlığı; bu konuda yapılan çalışmaların yöntem sorunları; etiyolojik kuramlar; ek tanının alkol/madde kulanım bozukluklarının gidişine ve belirtileri üzerine olan etkisi ve tedavi yaklaşımları ele alınmıştır. Literatür araştırması bilgisayar aracılığı ile Amerikan Ulusal Tıp Kütüphanesi (National Library of Medicine) Medline dosyası taranarak yapılmıştır. Günlük pratikte alkol/madde kulanım bozuklukları ve kişilik bozukluğu ek tanısı ile sıklıkla karşılaşmakla birlikte kesin tanı konulmamakta ve bu tedavide değişikliğe yol açmamaktadır. B kümesi alkol/madde kulanım bozukluğu olanlarda en sık saptanan kişilik bozukluğu kümesi olmaktadır. Bu kümede de en sık tanı antisosyal ve borderline kişilik bozuklukları olmaktadır. Kişilik bozukluğu ek tanısı alanların almayanlar kadar tedaviden faydalanabilme lerine rağmen, kişilik bozukluğu ek tanısı, alkol/madde kulanım bozuklukluğu olanlarda depreşmeyi belirleyebilmektedir. Kişilik bozukluğu ek tanısı I. Eksen ek tanısı riskini de arttırmaktadır. Alkol/madde kulanım bozukluklarıda Mizaç ve Karakter Envanteri ile ölçülen “kendi kendini yönetme“ düşük puan alma, yüksek kişilik bozukluğu olasılığını göstermektedir. Kişiliğin alkol/madde kulanım bozuklukları üzerindeki rolünün araştırılması, alkol/madde kulanım bozuklukları gelişme riski yüksek bireylerin tanımlanmasına yardımcı olabileceği gibi, yardım için başvurmuş farklı bireylerin farklı tedaviler için eşleştirilmesine fayda sağlayabilir. Ülkemizde alkol dışı madde kullanım bozukluğu olanlarda yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Kişilik bozukluğu ek tanısı olan hastalara tedavi yaklaşımı farklı olmalıdır. Her iki durumun tedavisi aynı anda olmadığı takdirde tedavide başarılı olmak mümkün görünmemektedir.