Türk Medline
Dokran

DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI BEBEKLERİN GÖRÜLME SIKLIĞI İLE MORBİDİTE VE MORTALİTELERİNİN GERİYE DÖNÜK OLARAK İNCELENMESİ

KADİR ÖMER ÇETİN, DİDEM ARMAN, SERDAR COMERT

Southern Clinics of Istanbul Eurasia - 2019;30(3):249-254

Pediatri Kliniği, Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi, İstanbul

 

GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı hastanemizde doğan düşük doğum ağırlıklı (DDA) bebeklerin görülme sıklığını, morbidite ve mortalitelerini saptamak ve normal doğum ağırlıklı bebeklerle kıyaslamaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastanemizde 1 Ocak 2013–31 Aralık 2017 arasında doğmuş, doğum tartısı 2500 gram altındaki yenidoğanlar olgu grubunu oluştururken, doğum tartısı 2500 gram üzeri olan bebekler kontrol grubu olarak seçildi. Demografik ve klinik veriler ile yenidoğan yoğun bakım ünitesi yatış durumu, tanı, morbiditeler, asfiksi varlığı ve mortalite kaydedilerek kıyaslandı. BULGULAR: Beş yıllık sürede DDA bebek sayısı 2120 idi. Düşük doğum ağırlıklı bebek görülme sıklığı %8.72 olarak saptandı. DDA’lı bebekler arasında kız cinsiyet istatistiksel olarak daha fazla görülmekteydi (%54.29’u kız, %45.71’i erkek) (p<0.001). İki grup arasında APGAR skoru açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edildi (p<0.001). Yirmi yaş altındaki ve 35 yaş üzerindeki annnelerin DDA’lı bebek sahibi olma oranı istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p=0.041, p=0.028). DDA bebeklerde mortalite oranı 1000 canlı doğumda 20 idi. Asfiksi görülme sıklığı, DDA’lılarda %0.6, kontrol grubunda ise %0.28 olarak saptandı. DDA’lı bebeklerin %66’sında, normal doğum tartısına sahip bebeklerin ise %16’sında yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatış gerekmekteydi. DDA’lı bebekler arasında ilk üç sıradaki yatış tanıları sepsis (n=738, %34.81), respiratuvar distres sendromu (RDS) (n=634, %29.9) ve yenidoğanın geçici taşipnesi (YDGT) (n=489, %23) idi. DDA’lı bebek grubunda RDS, YDGT, konjenital pnömoni, sepsis, sarılık, hipoglisemi, polisitemi, beslenme bozukluğu ve diğer tanılarla yatış oranının istatistiksel olarak anlamlı yüksek olduğu tespit edildi (p<0.05). Yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatan DDA’lı bebekler morbiditeler açısından incelendiğinde 177’sinde (%8.35) prematüre retinopatisi (ROP), 111’inde (%5.24) anemi, 49’unda (%2.31) bronkopulmoner displazi (BPD), 32 (%1.51) olguda intraventriküler kanama (İVK) ve 16’sında (%0.75) nekrotizan enterokolit (NEK) saptandı. TARTIŞMA ve SONUÇ: DDA sıklığı yıllara göre değişkenlik göstermektedir. APGAR skorlarının düşük, asfiksi, yoğun bakıma yatış sıklığı, morbidite ve mortalitenin daha yüksek olması nedeniyle DDA’lı bebeklerin anne karnında yeterli izlemi yapılmalı, doğum sırasında etkili bir canlandırma uygulanarak postnatal dönemde ise YYBÜ’de deneyimli bir ekip tarafından takipleri planlanmalıdır.