Türk Medline
Dokran

VARDİYALI ÇALIŞAN HEMŞİRELERDE DİKKAT DÜZEYİNİN ELEKTRODERMAL AKTİVİTE İLE CİNSİYET HORMONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİSİ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

NAZAN DOLU, DERYA DENİZ ELALMIŞ, SEVAL KELOĞLAN

Nöropsikiyatri Arşivi - 2013;50(3):197-201

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Bölümü, Kayseri, Türkiye

 

Giriş: Elektrodermal aktivite (EDA), sempatik sinir sistemi ile uyarılan ekrin ter bezlerinin elektriksel aktivitesidir. EDA ile deri iletkenlik seviyesi ölçülmektedir (DİS). Yüksek aktivasyon, dikkat artışı veya stres gibi emosyonel durumlarda ter bezi aktivitesi ve DİS artmaktadır. Çalışmamızda, vardiyalı çalışan hemşirelerde uykusuzluğun dikkat düzeyini etkileyip etkilemediği elektrodermal aktivite ile incelendi ve EDA parametreleri ile cinsiyet hormonları arasındaki ilişki araştırıldı.Yöntemler: Çalışma vardiyalı (16.00-08.00 saatleri arasında) (n=22) ve vardiyasız çalışan (08.00- 16.00 saatleri arasında) (n=20) gönüllü hemşirelerde gerçekleştirildi. İlk olarak kişinin uyanıklık durumunu değerlendiren Epworth Skalası uygulandı. EDA kaydı için, kişilerin dominant ellerinin iki parmağına agar jeli ile Ag/AgCl elektrotlar yerleştirildi. MP30 sisteminin GSR bağlantısı aracılığıyla deri iletkenliği kaydedildi. Hemen ardından kan alınarak, sirkadien ritm değişikliği gösteren kortizol ve ACTH hormon düzeyleri araştırıldı. Bulgular: Vardiyalı çalışan hemşireler ile vardiyasız çalışan hemşirelerin deri iletkenlikleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak farklı olmadığı bulunmuştur. Hormon değerlerinin karşılaştırılmasında da gece çalışan hemşirelerin kortizol düzeyleri, gündüz çalışanlara göre yüksek bulunurken, ACTH seviyeleri arasında anlamlı fark gözlenmemiştir. Sonuç: Vardiyalı çalışmanın hemşirelerin dikkat düzeylerinde değişiklik oluşturmadığı bulunmuştur. Bu durumun, gece servis sorumluluğunu tek başına üstlenen hemşirelerin dikkat düzeylerini en üst düzeye çıkarması nedeni ile olabileceği düşünülmektedir. Gece çalışanlarda kortizolün daha yüksek bulunmasının, kortizolün dikkate etkisinin olmaması nedeniyle, yüksek stresi yansıttığı düşünülmektedir. (Nöropsikiyatri Arşivi 2013; 50: 197-201)