Türk Medline
Dokran

HASTA BAŞI MOLEKÜLER TESTLERDE SON GELİŞMELER

ALPASLAN ALP

Mikrobiyoloji Bülteni - 2022;56(3):580-581

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara

 

Hasta başı moleküler tanı testleri enfeksiyon hastalıklarının dünya genelinde kontrol altına alınabilmesi için ümit veren yöntemler haline gelmiştir. Son yıllarda farklı çeşitlerde hasta başı test cihazları üretilerek kullanıma sunulmuştur. Bu cihazların temel özelliği örnek işleme, nükleik asit çoğaltma ve saptama sistemlerini minyatür bir ortamda birleştirmeleridir. Bu cihazların özellikle sınırlı kaynağa sahip bölgelerde kullanılabilmeleri için ucuz, duyarlı, özgül ve pratik analizler sunabilmeleri gereklidir. Mikroakışkan teknolojisi çok küçük hacimli sıvılarla tek bir platform üzerinde çalışılabilmesi nedeniyle yüksek potansiyele sahiptir. Hasta başı moleküler testlerin düşük kaynağa sahip bölgelerde kullanılabilmeleri için gerekli anahtar özellikler, ısı döngü cihazına ihtiyaç duyulmaması için izotermal nükleik asit çoğaltma yöntemlerinin kullanılması, yüksek sıcaklıklarda uzun süre bozulmadan kalabilecek liyofilize kimyasalların kullanılması ve nispeten basit test aşamalarıdır. Son yıllarda CRISPR-Cas sistemini temel alan yeni nesil moleküler hasta başı testler geliştirilmiştir. Bu testlerde Cas enzimleri yüksek özgüllükle hedef dizileri tanıyan elemanlar olarak kullanılmaktadır. Bu enzimlerin kollateral parçalama özelliği sayesinde hem hedef nükleotit dizisi hem de solüsyon içinde bulunan işaretli RNA parçalanmakta ve bir sinyal oluşumu gözlenmektedir. Halen devam etmekte olan Coronavirus-2019 pandemisi, hızlı tanı yapabilen laboratuvar yöntemlerinin salgının yayılmasını önlemede ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Pandemi esnasında gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi hızlı bir tanı aracı olarak başarıyla kullanılmış olmasına rağmen, laboratuvarlar dışında daha hızlı tanı sağlayabilecek ve büyük merkezi laboratuvarlardaki yoğun test yükünü hafifletebilecek ilave hızlı ve pratik testlere ihtiyaç bulunmaktadır. Hasta başı moleküler testlerin gelecekte bu boşluğu doldurabilecek en iyi adaylardan biri olduğu düşünülmektedir. Gelecekteki çalışmalar, kullanılan yöntemlerin standardizasyonu ve sistemlerin daha da minyatür hale getirilmesi üzerine yoğunlaşacaktır. Bu derleme yazıda, literatürde çalışma sayısının yoğunluk kazandığı nükleik asit çoğaltma yöntemlerinden uyarlanan hasta başı testler ve yeni nesil dizilemeye dayalı hasta başı moleküler testler arasında yer alan ve en yeni grubu oluşturan CRISPR-Cas sistemini temel alan testler tartışılmıştır.