Türk Medline
Dokran

AKUT APANDİSİTTE CA125, CA19.9 VE KARSİNOEMBRİYONİK ANTİJENDEN OLUŞAN TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN ROLÜ

HANDE KÖKSAL, SEVİL KURBAN

Genel Tıp Dergisi - 2015;25(3):81-84

Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği, Konya

 

Amaç: Bu çalışmada, CA125, CA19.9 ve karsinoembriyonik antijen (CEA) gibi tümor belirteçlerinin serum değerlerinin akut apandisit (AA) tanısında herhangi bir değerinin olup olmadığı araştırıldı. Gereç ve yöntem: Akut apandisit tanısı ile ameliyat edilmiş 74 hasta ile 30 sağlıklı kişi bu çalışmaya dahil edildi. Histopatolojik inceleme sonrasında hastalar: akut fokal apandisit (AFA), süpüratif, flegmenöz ve gangrenöz apandisiti içeren ilerlemiş akut apandisit (AİA) ve akut perfore apandisit (APA) olarak sınıflandırıldı. Tümör belirteçleri için kan örnekleri ameliyat öncesi dönemde alındı. Bulgular: Hastaların ve kontrol grubunun CA125, CA19.9 ve CEA düzeyleri sırasıyla 13,34±9,26 ve 13,33±8,73; 20,15±29,63 ve 12,75±17,6; 1,33±0.97 and 1,12±0,57 idi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. CEA düzeyleri hem hastalarda hem de kontrol grubunda normal sınırlar içerisindeydi. Serum Ca125 düzeyi; 74 hastanın 3’ünde, 30 sağlıklı kişinin 1’inde; serum CA19.9 düzeyi ise hastaların 15’inde, sağlıklı kişilerin 2’sinde yüksekti. Ancak bu aradaki farklar istatistiksel olarak anlamlı değildi. CA125, CA19.9 ve CEA düzeyleri lökosit sayısı, nötrofil oranı, semptomların süresi ve patolojik alt gruplara göre değerlendirildiğinde ise CA 19.9 seviyesi semptom süresi ≤ 24 saat olan hastalarda; > 24 saat olanlara göre ve histopatolojik olarak AFA tanısı alanlarda APA tanısı alanlara göre daha yüksek bulundu. Sonuç: AFA ve semptom süresi ≤ 24 saat olan hastalarda serum CA 19.9 düzeyleri yüksek olmasına karşın, AA tanısında hala hikaye ve fizik muayenenin ana tanı yöntemi olduğu kanısına vardık.