ZİYNET ALPHAN ÜÇ, SEMİH ÇELİK, OZKAN CANDAN
Kocatepe Tıp Dergisi - 2024;25(4):484-489
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı opere diferansiye tiroid kanserli (DTK) hastalarda tiroid-stimüle edici hormon (TSH) supresyon düzeylerine göre kardiyak yapı ve diyastolik fonksiyonlardaki değişikliklerin araştırılmasıdır. GEREÇ VE YÖNTEM: Kesitsel olarak dizayn edilen bu araştırmaya hastanemiz endokrinoloji polikliniğinde takipli, tiroid cerrahisi sonrası bir yıldan uzun süredir tiroid hormon replasmanı ve TSH supresyon tedavisi alan 125 DTK’lı hasta dahil edildi. Çalışmamızda olgular American Thyroid Association (ATA) 2015 kılavuzu risk değerlendirmelerine uygun olarak gruplara ayrılmıştır. Buna göre hastalar birinci grup TSH seviyesi <0,1 mIU/L olanlar (n:30), ikinci grup TSH düzeyi 0,1-0,5 mIU/L arasında olanlar (n:56) ve üçüncü grup ise TSH düzeyi 0,5-2 mIU/L arasında olanlar (n:39) şeklinde üç gruba kategorize edilmiştir. İlk iki grup supresyon, 3. grup ise replasman (kontrol) grubu olarak belirlenmiştir. Tüm hastalara M-mode ve pulse-vave doku dopler ekokardiyografi yapılmıştır. BULGULAR: Sol ventrikül diyastol sonu çapı (EDD), TSH aralığı <0,1 mIU/L olan grupta, replasman grubuna göre anlamlı olarak daha uzun bulunmuştur (45,35±3,54 ve 42,74±6,08; p=0,016). Yine erken diastolik dolumda mitral kapak velositesini gösteren E velocity grup 1 de, replasman grubuna göre anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur (0,7(0,6-0,8) ve 0,84(0,7-0,98); p=0,010). A, E’ velositeleri ve E/A oranı gruplar arasında farklılık göstermemiştir. SONUÇ: Diferansiye tiroid kanseri nedeniyle TSH supresyon tedavisi alan hastalarda, klinik semptom olmamasına rağmen, farklı TSH supresyon düzeylerinde, miyokard yapı ve fonksiyonlarında değişiklikler farklı olabilmektedir. Diyastolik disfonksiyonun erken saptanması açısından özellikle yüksek riskli DTK grubunda kardiyak değerlendirmelerin yapılması önemlidir. TSH supresyonu yapılan hastaların takiplerinin aksatılmaması ve supresyon seviyelerinin bireysel olarak uyarlanması gereklidir.