Türk Medline
Dokran

ENDOPLAZMİK RETİKULUM STRESİNİN MOLEKÜLER MEKANİZMASI VE KAS PATOLOJİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

HÜLYA GÜNDEŞLİ, PERVİN DİNÇER

Acta Medica - 2008;39(3):109-114

Araştırma Görevlisi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD, Ankara

 

Zar ve salgı proteinlerinin katlanması, taşınması ve olgunlaşması işlevlerinden sorumlu olan en-doplazmik retikulum (ER), proteinlerin kalite kontrolünü sağlayan önemli bir organeldir. Bu nedenle ER‘de proteinlerin katlanma işlevinde görevli ve Ca2+‘ye bağımlı olarak aktivite gösteren çeşitli moleküler şaperonlar bulunmaktadır. Kalsiyum homeostazisindeki değişiklikler, salgı pro-teinlerinin sentezindeki artış, hatalı katlanmış proteinlerin ve mutant moleküler şaperonların ekspresyonlarında artış olması gibi hücresel stres durumlarında katlanmamış veya hatalı katlanmış proteinler ER lümeninde birikim göstermektedir. ER‘de hatalı katlanmış veya katlanmamış proteinlerin birikmesi ve ER yapı ve fonksiyonunun bozulması durumunda ortaya çıkan hücresel cevap ER stresi olarak tanımlanmaktadır. Değişen çevreye adaptasyonu sağlamak ve normal ER işlevini yeniden kurabilmek amacıyla evrimsel süreçte korunmuş bir mekanizma olan UPR (Unfolded Protein Response) aktive olmaktadır. Ancak, değişen çevreye adaptasyon gerçekleştirilemediğinde fazla miktarda bulunan hatalı katlanmış ya da katlanmamış protein birikimleri çeşitli patolojik durumların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bugün, ER stresinin tetiklendiği hastalık grupları içerisinde nörodejeneratif hastalıklardan amiyotrofik lateral skleroz, Parkinson, Alzheimer ve Huntington, iskemi/reperfüzyon hasarı olan hastalıklar, metabolik hastalıklardan tip 2 diyabet ve obezite ve bir kas hastalığı olan inklüzyon cisimcik miyoziti (IBM) yer almaktadır. Ayrıca, ER stresi dışında hareketsiz kas dokusu atrofisinde kas dokusu bütünlüğünü muhafaza etmek amacıyla kas dokusunda başka bir hücresel stres cevabı olan sarkoplazmik retikulum stresinin tetiklendiği bilinmektedir. Bu durum farklı patolojik durumlarda farklı hücre stres mekanizmalarının aktive olabileceğinin bir göstergesidir. Bugün, toksik amiloid ß (Aß) birikiminin gözlendiği ve patolojik sürecinde ER stresinin de önemli rol oynadığı bilinen tek kas hastalığı IBM‘dir. Kas dejenerasyonunu geriye döndürebilmede ve yeni tedavi yaklaşımlarını keşfedebilmede toksik Aß birikimini tetikleyen etkenleri belirlemenin yanında hastalığın patolojisinde aktifleşen ER stres mekanizmasını aydınlatabilmek ve tedaviye giden süreci hızlandırabilmek son derece önemli olacaktır.