İ TEOMAN BENLİ, BÜLENT ÇAPAR, SELÇUK ÇAMUŞÇU
Journal of Turkish Spinal Surgery - 2012;23(3):187-196
İdiopatik skolyozun insidansı, geniş çalışmalara rağmen tam olarak bilinmemektedir. Çalışmaların çoğu prevalans çalışmaları olup, bu çalışmalarda okul taramaları ve radyolojik taramalara dayanmaktadır. Son yıllarda okul taramalarının maliyet etkin çalışmalar olmadığı konusunda ortak bir kanı oluşmuştur. Ülkemizde idiopatik skolyoz prevalans çalışmaları da sınırlı sayıdadır. Bu nedenle bu çalışmada radyolojik tarama ile idiopatik skolyoz prevalansı ayrıca sırt ağrısı ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla 2006 ile 2011 yılları arasında çekilen 27.846 PA akciğer grafi değerlendirilmiştir. Ortalama yaş 31.4 ± 9.9 olup hastalardan 16.659’u (% 59.8) erkek ve geri kalan 11.187 (% 40.2) kişi kadındır. Hasta kayıtları Hastane Bilgi Sistemi (HİS)’den MR kayıtları Radyoloji Bilgi Sistemi (RİS)’den elde edilmiş, geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın ikinci kısmında, yakınma kısmında sırt ağrısı yazılan ve torakal veya dorsolomber grafileri çekilen 549 hastanın grafileri gözden geçirilmiş, yine aynı şekilde 10° ve üzeri skolyotik eğriliğe sahip hasta sayısı, yaşı, cinsiyeti ve majör eğriliğin Cobb açısı belirlenmiştir. Bu grupta da 20-40 yaş arası toplam, sadece erkek ve kadınlarda, 10°-30° arası ve 30° üzeri skolyozu olanlar olmak üzere tüm başlıklar için ayrı ayrı prevalans değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca HİS sisteminde bu hastaların ağrı skorları gözden geçirilmiş ve bu hastaların skolyotik eğrilik miktarı ile korelasyonu araştırılmıştır. Çalışmaya dâhil edilen 20-40 yaş arası hastaların akciğer grafilerinde 10° skolyoz prevalansının % 4.64 olduğu, kadınlarda prevalansın erkeklere nazaran yaklaşık 1.5 kat fazla olduğu belirlenmiştir. 5 yıllık dönemiçinde sırt ağrısı nedeniyle hastaneye başvuran 549 hastaya torakal ve torakolomber grafi çekildiği, bu grafilerin taranması sonrasında skolyoz prevalansının % 24.2 olduğu ve eğrilik şiddeti ile ağrı skorlarının istatistiki olarak anlamlı olacak şekilde korele olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç olarak bu çalışma Türkiye için az sayıda olan skolyoz prevalans çalışmalarına bir katkı sağlayacaktır. Üstelik 20-40 yaş arası genç erişkin grupta yapılan literatürdeki ilk prevalans çalışmasıdır. Bu çalışmada elde edilen 10° üzeri skolyotik eğrilik prevalansı (% 4.6) literatürdeki çalışmalarla uyumlu bulunmuştur. Bu çalışmada ayrıca erişkin yaş sırt ağrısı ve fibromiyozit olgularına skolyotik eğriliğin önemli bir oranda eşlik ettiği de saptanmıştır.