Türk Medline
ADR Yönetimi
ADR Yönetimi

HL-60 VE THP-1 HÜCRELERİNDE ESKULİN’İN İNDÜKLEDİĞİ APOPTOZ VE LÖSEMİ YÜZEY BELİRTEÇLERİNİN BASKILANMASI: POTANSİYEL SEÇİCİ BİR ANTİKANSER AJAN

NESLİHAN MERİÇ, CANSU ÖZBAYER

Osmangazi Tıp Dergisi - 2024;46(6):933-944

 

Esas olarak Cortex fraxini’den türetilen doğal bir kumarin bileşiği olan eskülin, anti-inflamatuar ve antioksidan özellikleriyle bilinir. Hematolojik kanser türlerinden biri olan lösemi, beyaz kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıyla karakterizedir ve yüksek ölüm oranlarına sahiptir. Bu çalışmada, eskülinin (Eskületin-6-Glukozid) lösemi hücre hatları üzerindeki potansiyel antikanser etkilerini araştırmayı amaçladık ve bu bileşiğin apoptotik yollarla kanser tedavisinde nasıl kullanılabileceğine odaklandık. Deneylerimizde akut promyelositik lösemi (HL-60) ve akut monositik lösemi (THP-1) hücre hatları kullanıldı. Kanser hücresi sayımı ve canlılık analizleri MTS testi (5-(3-karboksimetoksifenil)-2-(4,5-dimetiltiazol)-3-(4-sülfofenil) tetrazolyum iç tuz testi) kullanılarak gerçekleştirildi. Apoptozis, FITC etiketli Annexin V ve propidyum iyodür kullanılarak değerlendirildi. Kaspaz-3 aktivasyonu, sitokrom C salınımı, lösemi hücre yüzey belirteçleri ve mitokondriyal membran potansiyeli (MMP) akış sitometrisi ile analiz edildi. Sonuçlarımız eskülinin lösemi hücre hatlarında apoptozu indükleyebileceğini gösterdi. Ek olarak, lösemi yüzey belirteçleri tedavi sonrası her iki hücre hattında da tedavi sonrası istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaldı. HL-60 ve THP-1 hücreleri MMP, Kaspaz-3 ve Sitokrom C aktiviteleri açısından farklı hücresel tepkiler gösterdi; HL-60 hücreleri eskülin tedavisine daha dirençliyken, THP-1 hücreleri daha duyarlıydı. Bu bulgular eskülinin apoptotik yolları hedefleyerek kanser tedavisinde potansiyel bir ajan olabileceğini düşündürmektedir. Ancak eskülinin antikanser etkilerini tam olarak anlamak için daha fazla in vivo çalışma ve klinik öncesi modellemeye ihtiyaç vardır. Farklı kanser tiplerine karşı etkinliğinin değerlendirilmesi bu bileşiğin terapötik potansiyelini daha da genişletebilir.