Türk Medline
Dokran

İKİ UÇLU BOZUKLUKTA DUYGUDURUM DÜZENLEYİCİ TEDAVİ MODALİTELERİ ARASINDA CİNSEL İŞLEV VE HORMONAL DEĞİŞKENLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

SERMİN KESEBİR, BURAK TOPRAK, BURAK BAYKARAN, AYTÜL HARİRİ, MUSTAFA BİLİCİ

Nöropsikiyatri Arşivi - 2014;51(3):242-247

Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği, İstanbul, Tü

 

Giriş: Bu çalışmanın amacı, İUB tanılı olgularda, atipik antipsikotiklerin (ketiyapin ve olanzapin) cinsel işlev ve hormonal değişkenler üzerine etkisinin lityumdan farklı olup olmadığını ve bu etkinin cinsiyetler arasında farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Yöntem: DSM-IV’e göre İki uçlu bozukluk tanılı, lityum, ketiyapin ya da lityum+ketiyapin, olanzapin ya da lityum+olanzapin kullanan, 28 kadın, 29 erkek olgu, ardışık olarak değerlendirildi. Bu olgularda iyilik döneminde olma ve bilgilendirilmiş onam şartı arandı. Hasta görüşmeleri SCID-I ve SKIP-TURK ile yapıldı. Cinsel işlev ve doyum Arizona Cinsel Deneyim Envanteri (ASEX) ve Golombock-Rust Cinsel Doyum Envanteri (GRISS) ile değerlendirildi. Prolaktin (PRL), folikül uyarıcı hormon (FSH), luteinize edici hormon (LH), östradiol (E2) ve testosteron (T) düzeyleri bakılmak üzere hastalardan kan örnekleri alındı. Bulgular: Erkek iki uçlu olguların GRISS puanları kadın iki uçlu olgulardan yüksektir (p=0,001). Hem kadın hem erkek olgularda epizod sayısı ve işlevsellik düzeyi her üç tedavi grubunda benzerdir. Hormonal değişimler yönünden hem kadın hem erkek olgularda tedavi tipleri arasında bir fark saptanmadı. Sadece lityum alan kadınlarda ASEX puanları, ketiyapin ve olanzapin alan kadınlardan daha düşük bulunurken, ketiyapin alan erkeklerin GRISS puanları, ketiyapin alan kadınlardan daha yüksek bulundu. Sonuç: Atipik antipsikotik ilaçların yan etkilerinde cinsiyet farklılıkları olabileceğine ilişkin bazı kanıtlar vardır. Cinsiyet farklılıkları ile ilgili temel mekanizmaların daha iyi anlaşılması için, bu konunun üzerine bir odak noktası ile gelecek çalışmalara ihtiyaç vardır, daha özgül veriler bu farklılıkların klinik etkilerini anlamaya yardımcı olacaktır. (Nöropsikiyatri Arflivi 2014; 51: 242-247)