Türk Medline
ADR Yönetimi
ADR Yönetimi

KANSER HASTALARINDA KEMOTERAPİNİN C-REAKTİF PROTEİN DÜZEYİNE VE YAŞAM KALİTESİNE OLAN ETKİLERİ

MEHMET YAVUZ GÜRLER, GÖKHAN DEMİR, FERGİAL MOUEMİNOGLOU, SÜHEYLA APAYDIN, NURAY LÜY

Turkish Journal of Oncology - 2014;29(1):1-10

İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları AD, İstanbul

 

AMAÇ Biz çalışmamızda, önceden kemoterapi görmemiş hastalarda C-reaktif protein (CRP) düzeyi ile yaşam kalitesi ve metastaz ilişkisini, kemoterapinin CRP ve yaşam kalitesine olan etkilerini araştırdık. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmamıza katılan hastalar T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Avrupa Florence Nightingale Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniğine 2009 ve 2010 yıllarında başvuran, daha önce kemoterapi görmemiş gönüllülerden seçildi. Hastalara kemoterapi öncesi, akut enfeksiyon tablosu olmadığı fizik muayene ile ekarte edildikten sonra, bazal serum CRP düzeyi bakıldı ve EORTC hayat kalitesi formu QLQ-C30 (versiyon 3.0) dolduruldu. Aynı işlem hastalar üçüncü doz kemoterapi için başvurduklarında tekrarlandı. CRP ölçümü Cobas Integra 400/800 cihazında turibidimetrik (latex) yöntem ile yapıldı. BULGULAR Elli yedi hasta üzerinde yapılan çalışmada hastalardan ikisi üçüncü kemoterapisini almadan hayatını kaybetti. 36 ileri evre, 19 erken evre, 25’i kadın 30’u erkek toplam 55 hasta çalışmayı tamamlayabildi. Hastaların altısı akciğer, dokuz tanesi kolon, 15’i meme, 12’si mide, biri karaciğer, üçü safra yolları, dört tanesi pankreas, biri kemik, üçü testis kanseri hastası ve biri nöro-endokrin tümörlü hastaydı. İleri evre gurubun yaş ortalaması 55.7±11.7 iken, erken evre gurubun yaş ortalaması 52.6±13 olarak bulundu. Her iki gurubun arasında yaş ortalaması bakımından anlamlı bir fark yoktu (p=0.370). İleri evre ve erken evre olgularda CRP düzeylerinin, gerek kemoterapi öncesi (p=0.359) gerek kemoterapi sonrası (p=0.344) aralarında anlamlı bir fark bulunmadı. İleri evre (p=0.907) ve erken evre (p=0.113) hastaların kemoterapiye başlamadan önceki ortalama CRP değeri ile üçüncü kür kemoterapi sonrası anlamlı bir düşüş tespit edilememiştir. Kemoterapi gören hastalarda yaşam kalitesi kriterlerinden genel iyilik halinde (p=0.017), rol performansında (p=0.010), emosyonel durumunda (p=0.00) ve sosyal durumunda (p=0.043) anlamlı bir iyileşme söz konusu iken ağrı skorunda (p=0.005) ise anlamlı bir düşüş söz konusu olmuştur. SONUÇ Çalışmamızda kemoterapi gören hastalarda CRP düzeyinde anlamlı bir düşüş olmamasına karşın, yüksek CRP düzeyi ile düşük hayat kalitesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kanser hastalarında CRP düzeyi bir yaşam kalitesi işaretcisi olarak değerlendirilebilir. Ancak, daha fazla sayıda hasta ve CRP’nin bağımsız bir değişken olarak yaşam kalitesi belirteci olduğunu gösteren istatistiksel çalışma ve örneklemenin büyüklüğüne gereksinim vardır. Kemoterapi ile CRP düzeyi ile yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilirken, kemoterapi gören hastaların ortalama yaşam kalitesinde anlamlı bir artış olduğu tespit edilmiştir. Kemoterapinin sanıldığı gibi yaşam kalitesini düşüren bir tedavi yöntemi olmadığı, özellikle ilk üç kürde yaşam kalitesini artırdığı düşünülebilir.