Türk Medline
Dokran

MESANE DEĞİŞİCİ EPİTEL HÜCRE KANSERLERİNDE AKIM SİTOMETRİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

C Ö YENİYOL, F KAÇAR, S ÇİÇEK, E SELEK, H POSTACI, A R AYDER

Urology Research & Practice - 2001;27(2):161-167

SSK İzmir Eğitim Hastanesi Üroloji Kliniği, İZMİR

 

Bu çalışmada 1994-1995 yılları arasında SSK İzmir Eğitim Hastanesi Üroloji Kliniği'nde mesane tümörü tanısıyla transüretral rezeksiyon (TUR) yapılmış ve Patoloji Kliniği'nde değişici epitel hücreli kanser (DEK) tanısı almış 16'sı derece I (DEK I) ve 14'ü derece III (DEK III) olan toplam 30 olgu değerlendirmeye alınmıştır. Olguların iyi tanımlanmış klasik prognostik parametreleri, histolojik dereceleri (grade), evreleri ve akım sitometri ile çalışılan DNA içerikleri ve bunların birbirleri ile ilişkileri araştırılmıştır. Olgularımızın yaşları 45-79 arasında olup, yaş ortalaması 64 idi, 27'si (%90) erkek, 3'ü (%10) kadındı. Gelişim paterni papiller olan tümörlerin çoğunlukla DEK I, solid olanların ise çoğunlukla DEK III olduğu saptanmıştır. DEK I olguların %12.5'inde kas invazyonu varken, DEK III olguların ise hepsinin kas invazyonu gösterdikleri izlenmiştir. DEK III olan olgularda 10 büyük büyütme altında sayılan mitozun, DEK I olan olgulara göre daha fazla olduğu gözlenmiştir. Nekrozun DEK III olan olgularda DEK I olan olgulara göre daha fazla izlendiği saptanmıştır. DEK I olgular klinik izleminde nüks olmadan yada az sayıda (1-4) nüks ile yaşamlarını sürdürmektedir. DEK III olgularda ise sık nüks (4-8) yada metastatik hastalıktan ölen olgulara daha çok rastlandığı saptanmıştır. Verilen nüks sayıları kişi başına izlenen nüks sayılarıdır. DEK I olan olguların çoğunun (%68.8) DNA içeriği diploid, DEK III olguların çoğunun (%92.8) DNA içeriği anaploid olduğu saptanmıştır. DEK I olduğu halde DNA içeriği anaploid olan olguların (%31.2) metastazları gelişmiş ve bunlardan %18.8'i kaybedilmiştir. DNA içeriği anaploid olan olguların hepsinde nüks olmuştur ve bunlardan %33.3'ünün tümöre bağlı nedenlerden öldüğü görülmüştür. Tümör derecesi ile ilişkili bulunan tüm histolojik parametrelerin akım sitometrik DNA analizi ile de anlamlı derecede ilişkili olduğu bulunmuştur. Çalışmamızın sonuçları ve yayınlar ışığında akım sitometrik yöntemle çalışılan DNA içeriğinin histopatolojik parametreler ile birlikte değerlendirildiğinde önemli bir prognostik belirleyici olabileceğini düşünmekteyiz.