Türk Medline
ADR Yönetimi
ADR Yönetimi

NAZAL SEPTUM DEVİASYONU'NUN NAZOFARENGEAL HACİM ÜZERİNE ETKİSİ

Rabia KOCA, Nihal GÜRLEK ÇELİK, Burcu AKMAN

Kocatepe Tıp Dergisi - 2025;26(4):307-316

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü

 

AMAÇ: Nazal septum deviasyonu (NSD), nazofaringeal hava akımı dinamiklerini ve solunum fonksiyonunu önemli ölçüde etkileyen yaygın bir anatomik bozukluktur. Bu çalışmada, NSD morfolojilerinin incelenmesi, nazofarenks hacmi (NV) üzerine etkilerinin değerlendirilmesi ve NSD açısı ile hava yolu hacmi arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM: 18 ila 70 yaşları arasındaki 100 hastanın baş bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları üzerinde retrospektif bir araştırma yürütüldü. Segmentli yapılar Segment 3D aracı kullanılarak mm3 cinsinden hacimsel olarak ölçüldü. NSD'deki anatomik varyasyonlar belirlendi. Çalışmada, NSD açıları ITK-SNAP arayüzü aracılığıyla ölçüldü. NSD açıları ile NV arasındaki korelasyonlar değerlendirildi. Cinsiyete ve yaşa göre farklılıkları belirlemek için istatistiksel analizler yapıldı. BULGULAR: NSD açısı hastaların %67'sinde 5 derece veya daha fazlaydı. Dört farklı NSD türü belirlendi. Bunlar sağ ve sol konkav C şeklinde, dorsoventral S şeklinde ve kaudal-rostral S şeklinde dir. Hem koronal (r = -0,635, p<0,01) hem de aksiyel (r = -0,652, p<0,01) düzlemlerde NSD açısı ile NV arasında anlamlı negatif korelasyon gözlendi. NSD açısı 5 derece veya daha büyük olan hastalar, daha küçük açılara sahip olanlara kıyasla belirgin şekilde azalmış NV'ye sahipti (p<0,05). Ek olarak, yaş (ortalama +/- SD; 33,04+/-14,42) ve NV (r = 0,245, p=0,014) arasında pozitif bir korelasyon gözlendi. Bu, sapma açılarının artırılmasının NV'yi önemli ölçüde azalttığını ve potansiyel olarak solunum verimliliğini etkilediğini göstermektedir. SONUÇ: Bu çalışma, daha büyük NSD açıları ile azalmış NV arasında anlamlı bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Bu bulgu, NSD'nin burun hava akışını olumsuz etkileyebileceğini ve üst hava yolu tıkanıklığına neden olabileceğini göstermektedir. Bu sonuçlar, açıklanamayan solunum semptomları olan hastalarda doğru NSD değerlendirmesinin klinik önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, gelişmiş tanı ve tedavi yaklaşımlarının yolunu açmaktadır.