Türk Medline
Dokran

NORMAL AMİNOTRANSFERAZ DÜZEYLERİNE SAHİP HBEAG POZİTİF HEPATİT B'Lİ HASTALARDA 3 AYLIK LAMİVUDİN TEDAVİ SONUÇLARI

KENDAL YALÇIN, HALİL DEĞERTEKİN, ÖMER FARUK KOKOĞLU, CELAL AYAZ

The Turkish Journal of Gastroenterology - 2004;15(1):14-20

Dicle University School of Medicine, Division of Hepatology, Department of Internal Medicine, Diyarbakır

 

Amaç: ALT düzeyleri normal seyreden HBeAg-pozitif hastalar mevcut tedavilere yanıt vermemektedirler. Bununla birlikte HBV infeksiyonunun doğal seyrinde HBeAg-pozitif hastalarda yüksek bir hepatoselüler karsinoma riski vardır. Bu nedenle, bu çalışmada ALT düzeyleri normal olan HBeAg-pozitif hepatit B'li hastalarda daha ekonomik ve pratik bir tedavi yaklaşımı olan 3 aylık lamivudin tedavisinin klinik etkinliğini ve güvenliğini araştırmayı amaçladık. Yöntem: Çalışmaya alınan 46 hasta prospektif olarak 2 grup halinde randomize edildi. Grup A, 12 hafta boyunca günde 100 mg lamivudin alan 13 hastadan oluşmaktaydı (7 erkek, ortalama yaş 23.30±5.82 yıl, medyan ALT 27 IU/L (21-40), medyan HBV DNA 4116 pg/ml (2885-6628). Grup B, ise herhangi bir tedavi almayan 33 hastadan oluşmaktaydı (18 erkek, ortalama yaş 24.75±6.92 yıl, medyan ALT 30 IU/L (19-39), medyan HBV DNA 4094 pg/ml (782-7387). Tedavi sonunda amaç, en az 12 ay sonra serumda HBV DNA kaybı ile birlikte HBeAg serokonversiyonu içeren kalıcı virolojik yanıt olarak belirlendi. Tedavi sonrası takip ilk dozdan sonra 12 boyunca yapıldı. Bulgular: Çalışma bitiminde, gruplar arasında, serum HBV DNA kaybı, HBeAg / anti-HBe serokonversiyonu ve transaminaz düzeyleri bakımından anlamlı bir fark saptanmadı. Takip süresi sonunda kalıcı virolojik yanıt çalışma ve kontrol grubunda benzer bulundu (%7.6 vs. %3.0, p=0.502). Lamivudin tedavisi alan 13 hastada, tedavi süresi boyunca HBeAg serokonversiyonu gözlenmedi. Tedavi sonrası takiplerde, tedavi alan grupta HBV DNA süpresyonunun geçici özellikte olduğu ve kalıcı süpresyonun sadece bir hastada geliştiği gözlendi. Her iki grupta da, giriş ve 12. aya ait HBV DNA ve ALT değerleri arasında istatistiki bir fark bulunamadı. Hiçbir hastada HBsAg/anti-HBs serokonversiyonu gelişmedi. Lamivudin tedavi kesildikten sonra yine hiçbir hastada tedavi sonrası alevlenme görülmedi. Sonuçlar: Kısa süreli lamivudin tedavisi viral klirenste anlamlı bir değişikliğe neden olmaksızın sadece geçici bir süre serum HBV DNA düzeyinde süpresyona neden olmaktadır. Bu özel hasta grubunda uzun süreli lamivudin tedavisiyle kalıcı HBV DNA süpresyonunun sağlanıp sağlanamayacağını gösteren ileri kontrollü çalışmalara gereksinim bulunmaktadır. Asemptomatik ancak viremik seyreden bu hastaların tatmin edici tedavileri için yeni ve güvenli tedavi yöntemlerine ihtiyaç bulunmaktadır.