Türk Medline
Dokran

OSTEOSARKOPENİ: KLİNİK PERSPEKTİF

YEŞİM GÖKÇE KUTSAL, OYA ÖZDEMİR, MERİH SARIDOĞAN, ZAFER GÜNENDİ, AYŞE KÜÇÜKDEVECİ, YEŞİM KİRAZLI, JALE MERAY

Türk Osteoporoz Dergisi - 2020;26(2):47-57

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

 

Osteosarkopeni yaşlanma ile ilişkili iki kronik kas iskelet sistemi sorunu olan osteoporoz ve sarkopeninin birlikteliğini tanımlayan bir geriatrik sendromdur. Bu sendrom düşmelere ve kırıklara, morbidite, mortalite ve yeti yitiminde artışa ve yaşam kalitesinde azalmaya yol açabilir. Osteosarkopenin etiyopatogenezi multifaktöriyeldir; mekanik, biyokimyasal, genetik ve yaşam tarzı ile ilişkili faktörler ortaya çıkmasında önemli rollere sahiptir. Prevalansı %5 ile %37 arasında bildirilmiştir. Prevalanstaki bu değişkenlik, muhtemelen çalışma popülasyonlarındaki heterojeniteye veya farklı tanı kriterlerin kullanılmasına bağlıdır. Osteosarkopeni tanısı detaylı klinik değerlendirme (örneğin; tarama ve risk hesaplama araçları, kavrama kuvveti ölçümü, fiziksel performans testleri), laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleri ile konulabilir. Osteoporoz tanısına yönelik olarak kemik mineral yoğunluğunu ölçmek için en sık kullanılan dual enerjili X-ışını absorbsiyometri yöntemidir. Sarkopenide meydana gelen iskelet kas kütlesindeki kaybı saptamak amacıyla kullanılan görüntüleme teknikleri ise dual enerjili X-ışını absorbsiyometri, bilgisayarlı tomografi, ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntülemedir. Osteosarkopeninin tedavi seçenekleri arasında egzersiz, besin takviyeleri (protein, D vitamini, kalsiyum ve kreatin), yaşam tarzı değişiklikleri ve farmakolojik tedaviler yer almaktadır. Osteosarkopeni gelişiminin altında yatan mekanizmalar daha iyi anlaşıldıkça hem kası hem de kemiği hedef alan terapötik ajanların geliştirilmesi, yeni bir araştırma alanı haline gelmiştir. Bu derlemede, konuyla ilgili güncel literatür ışığında, osteosarkopenin epidemiyolojisi, patogenezi, tanı ve tedavisi özetlenmiştir.