Türk Medline
Dokran

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞUNDA OBSESİF İNANÇLAR

GÜLİZ ŞENORMANCI, RAMAZAN KONKAN, ÖMER ŞENORMANCI

Journal of Cognitive-Behavioral Psychotherapy and Research - 2017;6(3):115-122

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği

 

Bazı çalışmalarda obsesif inançların sadece Obsesif Kompulsif Bozukluğa (OKB) özgü olmadıkları; anksiyete bozuklukları ve depresyonun oluşumunu sağlayan ortak bir özellik olabileceği ileri sürülmektedir. Ancak, bu çalışmalarda genellikle anksiyete bozuklukları bir arada karışık örneklem olarak değerlendirilmiştir. Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) olan kişilerden oluşan bir örneklemde obsesif inançlar değerlendirilmiş ve sonuçları sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada 119 YAB hastası ile 137 sağlıklı kontrol grubu karşılaştırıldı. Katılımcılardan çalışmaya katılım ile ilgili yazılı onam alındı ve Obsesif İnanışlar Ölçeği-44 (OİÖ-44), Yaygın Anksiyete Bozukluğu-7 (YAB-7) testi, Beck Depresyon Envanteri (BDE), Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri (DSKE) uygulandı. YAB grubunun OİÖ-44 toplam ve alt ölçek puanları kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti (p<0, 05). Gruplar arası OİÖ-44 puanları hem durumluk kaygı düzeyinin hem de sürekli kaygı düzeyinin karıştırıcı etkisinin kontrol edilerek karşılaştırılması sonucunda ’mükemmeliyetçilik/ belirsizliğe tahammülsüzlük’ alt ölçeği (sırasıyla p=0, 000 ve p=0, 002) dışındaki ölçek puanları anlamlılığını yitirdi. Gruplar arası OİÖ-44 puanları depresyon düzeyinin karıştırıcı etkisi kontrol edilerek karşılaştırıldığında yine ’mükemmeliyetçilik/belirsizliğe tahammülsüzlük’ (p=0, 000) alt ölçeği dışındaki ölçek puanları anlamlılığını yitirdi (p>0, 05). Çalışmamızın sonuçlarına göre ’mükemmeliyetçilik/belirsizliğe tahammülsüzlük’ inancı durumluk, sürekli ve depresyon düzeyleri sırasıyla kontrol edildiğinde istatistiksel olarak anlamlılığını sürdürmektedir. ’Mükemmeliyetçilik/ belirsizliğe tahammülsüzlük’ inancının YAB belirtilerinin gelişimi ve sürdürümüne katkıda bulunabileceği bilişsel davranışçı terapilerde bu inançların saptanması ve değişimine yönelik girişimlerin geliştirilmesinin YAB’nin tedaviye yanıtını arttırabileceği düşünülmüştür.